ıı
Çok uzun yollardan geçmiş, derin çukurlardan yüzeye varmış gibi hissediyorum. Ömrümün çeyrek yaşında, sisli bulvarlarda için için yandığım günleri hatırlıyorum. Neydi o ! Taş kesilen buz kırağı ellerimin donukluğu, dokunsaydı ya sana doya doya, olmuyordu. Olamıyordu. Erişemiyordum. Tanrının perdesinin indiği andır bu zaman...
Tanrı(M)ın Kudretine Methiye
Dillendi mi hayran bırakır sözlerin
Sen, iki arada bir derede
Fındıkkıran!
Ciğerini bilirim senin sahte yılan.
Canımı yaktın diyemem !
Kanımı içtin diyemem !
Yasaksızlığın sırrına varmışım
Sevdanın beslediği bir göğüs tahtasında...
Sana kin duymak mı olur
Olsa olsa kendine benzetirsin beni de
Kibirli, mazlum görünen bir diken
Ve ben sırrına varmışım yunusun; dudaklarımın
dudaklarına değdiği kıvrımlı çizgide
uçuverir ruhum, denizin tabiatıyla
bir köpük, bir dudak, bir de
salkım saçak bir tanrı...benim tanrım!
benim tanrım, tanrım benim
senin tanrın, tanrın senin !
O zaman...
Zavallı ve umarsız bir kayıkçının zayıf ve
kirli elleri tıkayacaksa pamuğu bir tarafıma
kahve karası gözlerime boşuna bakacaklar
Nafile, geç kaldın, alamazsın beni...
Öylelerin öğlesinde,zamanın gerisinde
Temmuz ile İnannanın firkatinde düştüm eline
Geç Kaldın, aşk çabuk geldi...
24.11.2009- Herkes derin bir uykuda,bu yürek top tüfek savaşta. 03:11

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder